Doğu’nun Kapılarını Napolyon’a Kapatan İhtiyar

Doğu’nun Kapılarını Napolyon’a Kapatan İhtiyar
Yayınlama: 21.10.2022
A+
A-

Doğu’nun Kapılarını Napolyon’a Kapatan İhtiyar: Cezzar Ahmet Paşa

Cezzar Ahmet Paşa aslen Bosnalı olan bir Osmanlı paşasıdır. Doğum tarihi hakkında kesin bir tarih bilinmese de en geçerli tahmin 1720-22 yıllarıdır. Cezzar Ahmet Paşa’nın hayatındaki ilk dönüm noktası Hekimoğlu Ali Paşa’nın hizmetine girmesi ile olmuştur.

Hekimoğlu Ali Paşa, Osmanlı İmparatorluğunda çeşitli makamlarda ve görevlerde bulunmuş bir Osmanlı devlet adamıdır. Bu makamlar arasında Sadrazamlık ve Bosna Valiliği de vardır.

Bosna’da Hekimoğlu Ali Paşa’nın hizmetine giren Cezzar Ahmet Paşa, onunla birlikte önce İstanbul’a daha sonra Mısır’a gitmiş ve bu topraklarda adını tarihe yazdırmıştır.

Cezzar Ahmet Paşa, bir müddet Mısır’da, Ali Paşa’nın hizmetinde bulundu. Daha sonra çeşitli görevler icra etti. Buradaki çalışmalarında, genellikle Osmanlı idaresine bağlı ve saygılı bir durum içerisinde bulundu.

Rivayete göre Cezzar Ahmet Paşa, Buhariye Kaşifliği görevinde bulunurken, Hunadi Urbanına karşı gerçekleştirdiği ve  başarılı olduğu savaşlarda, birçok düşman askerini develeri ile birlikte öldürdüğü için  “Cezzar” lakabı ile anılmaya başlanmıştır. “Cezzar” kelime anlamı olarak “Deve Kasabı” anlamına gelmektedir. Osmanlı İmparatorluğunun resmi yazışmalarında ve III.Selim’in hatt-ı hümayununda, kendisine “Cezzar” olarak hitap edilmektedir.

Cezzar Ahmet Paşa, Mısır ve Suriye dolaylarında uzun ve zor yıllar geçirdi. Çeşitli entrikalara karıştı, düşmalıklar ve dostluklar kazandı ve bir dönem bu topraklardan kaçmaktan başka bir çıkar yolu bulamadı. Ama Kader kendisini, adını tarihe yazdıracağı bu topraklara tekrar döndürdü.

Osmanlı Hükümetine bağlı sergilediği tutum, Cezzar Ahmet Paşa’ya ödül olarak geri dönmeye başlamıştı. Çeşitli görevlerin ardından, nihayet 1775 yılında Cezzar Paşa, vezirlik rütbesiyle Sayda Valiliğine getirildi. Bu atama, Cezzar Ahmet Paşa’nın hayatındaki en önemli ikinci dönüm noktası oldu.

Kendisine güçlü bir askeri kuvvet oluşturan Paşa, kısa sürede bölgesindeki ticareti kontrolü altına aldı. Daha sonra asi aşiretleri kendisine boyun eğdirdi ve otoritesini güçlendirdi. Bu otorite, kendi topraklarında kendi otoritesinden başka bir otoriteye tahammülü olmayan Osmanlı idaresini tedirgin etse de, Osmanlı hükümetine bağlılığı esas alındı ve Cezzar Ahmet Paşa’nın yükselişi devam etti.

Kendisine Şam valiliği görevi veridi, daha sonra Mısır’da yaşanan karışıklıklardan dolayı tekrar Mısır’a yakın Sayda Valiliğine getirildi. Sayda Valiliği görevinde bulunurken sürekli olarak Akka’da ikamet etmesi, bu bölgeyi iyi bilmesi, kendisine büyük başarılar kazandıracak etmenlerden biri olacaktı.

NAPOLYON’UN MISIR SEFERİ

Bu dönemde Dünya siyasetinde, Fransa’nın en büyük rakibi Britanya idi. Fransa ile Osmanlı imparatorluğu arasında uzun süredir devam eden bir dostluk havası vardı. Osmanlı, ordusunun modernizasyonu için Fransa’dan  yararlanıyor, Fransa ise Osmanlı ülkesinde ayrıcalıklı konumunu sürdürüyordu.

Osmanlı İmparatorluğu’nun, Fransa’ya tanıdığı kapitülasyonlar artırılmış ve sürekli hale getirilmişti. Bu dostluk havasını bozan Napolyon’un Mısır’a göz dikmesi oldu. Fransa bu sefer neticesinde, Britanya’nın uzak doğu ticaret hattına balta vurmuş olacak ve Ortadoğu’daki faaliyetlerini kontrol edebilecekti. Yani Doğu’nun kapıları, Fransa’ya ardına kadar açılacaktı.

Nihayet Fransız Donanması, 19 Mayıs 1798 tarihinde Büyük Mısır Seferi için Toulon limanından Akdeniz’e açıldı. Napolyon’un ordusu, Britanya donanmasının tüm engelleme çabalarına rağmen Mısır’ın  İskenderiye Limanından karaya çıktı.

Mısır’ı savunmak için 30 bin kişilik Osmanlı ordusu vardı. Bu ordu Arap aşiretlerinden toplanan askerlerden kurulmuş, Memlük savaş geleneklerinden kalma düzensiz denebilecek birliklerden oluşuyordu. 3500 yeniçeri askerinin bulunduğu Mısır’da Osmanlı, büyük bir hezimete uğradı.

Dönemin, hatta tüm dönemlerin en yetenekli savaş dehalarından biri olan Napolyon, yeni geliştirdiği savaş taktikleri ile (topçu bataryalarını kare şeklinde piyade ile çevirmek ve bir bütün gibi hareket ettirmek) Piramitler Savaşında Osmanlı ordusunu dağıttı. Fakat Abukir koyunda demirli vaziyette bulunan Fransa donanması, Britanya donanması karşısında, tarihe Nil Savaşı adıyla yazılan savaşta büyük bir yenilgi aldı. Napolyon, Nil savaşı sonucunda donanmasını kaybetmiş oldu. Bu olay Ona pahalıya mal olacaktı.

Fransa, Mısır’a geçici olarak gelmemişti. Mısır’ı ele geçirdikten hemen sora sulama projeleri, okul, hastane, iskan işlemleri gibi işlere girişti. Napolyon’un beraberinde getirdiği bilim heyeti, Mısır’ın coğrafyası ve arkeolojisi hakkında araştırmalara başlamışlardı.

Bu çalışmalar Antik Mısır Hiyerogliflerinin çözülmesini sağladı. Fransızlar, Kızıl Deniz’i Akdeniz’e bağlayacak bir kanal projesi hakkında çalışmalar yürüttüler ve Mısır’ın yönetiminde etki sahibi olan Memlük beylerini tasfiye etmeye başladılar.

Osmanlı ise Cezzar Ahmet Paşa’ya Sayda’da yığınak yapması emri verdi.

AKKA SAVUNMASI                                                                                                    

Napolyon, donanmasını kaybetmiş ve ordusuna lojistik destek sağlayamaz duruma gelmişti. Hareket kabiliyeti Mısır ve civarı ile sınırlı kalıyordu. Doğunun kapılarını aralamış ama henüz açamamıştı. Bu kapıları açabilmesi için donanmaya ihtiyacı vardı. Bu donanmaya sahip olabilmenin en kestirme yolu Sayda’da ki tersane ve bekleyen gemilerdi.

Ele geçirdiği yerleri elinde tutabilmek için, doğudan gelebilecek tehlikeleri de önlemek zorundaydı. Eğer Akka kalesini ele geçirebilirse  Sayda’da ki tersaneye de donanmaya da sahip olabilirdi.

Napolyon için Doğu’nun anahtarı Akka kalesiydi. Doğuda, Akka kalesindeyse Cezzar Ahmet Paşa onu beklemekteydi.

Filistin yönünde ilerleyen Napolyon, Gazze ve Yafa’yı ele geçirip nihayet Akka önlerine geldi. Akka kalesinde konuşlanmış olan Cezzar Ahmet Paşa komutasında, 1200 yeni çeri askeri,  2000 den fazla süvari ve düzensiz Arap aşiret askerlerinden oluşan bir ordu vardı. Tarihin seyri burada, belkide bu kalenin Ali burcunda değişecekti.

Akka önlerine gelen Napolyon, kaleyi her yandan kuşatmaya başladı. Napolyon emrindeki Fransız ordusu amansız bir şekilde saldırıyor, Cezzar Ahmet Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu direniyordu. İngiliz gemilerinden Osmanlı lehine topçu desteği sağlanıyordu.

Napolyon, kalenin düşmesi için her yolu deniyor ama bir türlü bunu başaramıyordu. Nihayet, kuşatmanın 45-46 ncı günlerinde Fransız ordusu Akka kalesinin Ali Burcunu ele geçirmeyi başardı ve buradan Akka içlerine sızmaya başladı. Cezzar Ahmet Paşa, soğukkanlı bir karar ile  Ali Burcunun cephaneliğini havaya uçurarak bu durumu önlemeyi başardı ve Ali Burcunu geri aldı.

III.Selim’in gönderdiği 3 Bin kadar Nizam-ı Cedit askeri, Kuşatmanın 52 nci günü Akka’ya ulaştı. Fransız disiplinine göre eğitilmiş ve modernize edilmiş Nizam-ı Cedit askerlerinin gelmesi, kuşatmanın seyrini tamamen değiştirdi. Kuşatmanın 64 üncü günü Napolyon, bu şartlar altında Akka’yı ele geçiremeyeceğini anlayarak Mısır’a geri çekildi. Yenilgiyi kabul ederek ve ordusunu ardında bırakarak Mısır’dan ayrıldı. Paris Barış Antlaşması ile Mısır tekrar Osmanlı egemenliğine girdi.

Akka’da Napolyon’a ilk yenilgisini tattıran Cezzar Ahmet Paşa, bu zaferi kazanıp tarihe adını yazdırdığında 80 yaşındaydı. Napolyon, Cezzar Ahmet Paşa için; “Eğer o ihtiyarı yenebilseydim, bütün Doğu’yu ele geçirebilirdim’’ demiştir.


⇒ iscimemur.net’i twitter da takip etmek ister misiniz? Tıklayın

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.