Bir işçinin mevcut işinin yanında ek bir iş daha yapması veya işyeri açması mümkün müdür? Bu durum işveren açısından haklı nedenle fesih sayılır mı? (Okuma Süresi: 3 dk)
4857 sayılı İş Kanununa tabi olarak çalışan pek çok kişinin merak ettiği konuların başında bir işyerinde işçi olarak çalışırken ek bir işte daha çalışıp çalışamayacağı veya bir işyeri açıp açamayacağı hususudur.
Öncelikle belirtmek gerekir ki 4857 sayılı İş Kanununda buna direkt olarak engel teşkil edecek bir hüküm bulunmamaktadır. Fakat işçi, işveren ile arasında akdedilen bir sözleşme veya toplu sözleşme kapsamında çalıştığından eğer söz konusu sözleşmede işçinin başka bir işte çalışmasına veya işyeri açmasına engel teşkil edecek bir madde varsa işçinin, bu maddeye aykırı hareket ederek, başka bir işte daha çalışması mümkün olmayacaktır. Aksi takdirde işveren iş sözleşmesini haklı nedenle feshedebilir.
Bununla birlikte işçi ile işverenin birbirlerine karşı bazı görev ve sorumlulukları vardır. İşçinin işverene karşı görev ve sorumlulukları genel olarak iş yapma borcu, sadakat borcu, işverenin talimatlarına uyma borcu, rekabet etmeme borcu, teslim ve hesap verme borcu gibi sıralanabilir.
İş sözleşmesinde ikinci bir işte çalışmaya ilişkin veya işyeri açmaya yönelik bir yasaklama yoksa bu kez yapılacak diğer işin, işçinin işverene karşı görev ve sorumluluklarını yerine getirmesine engel teşkil edecek tarzda bir iş olup olmadığına bakılmalıdır.
Örnek vermek gerekirse işçinin rekabet etmeme ve sadakat borcu varken, kendisi aynı zamanda başka bir işyeri açarak, işvereni ile rekabet etmesi ve yine işyerine gelen müşterilerin bir kısmını çeşitli yöntemlerle kendi açtığı diğer işyerine yönlendirmesi rekabet etmeme ve sadakat borçlarına aykırılık teşkil edecektir.
Aynı şekilde işçinin iş sözleşmesinin asli unsurlarından biri olan iş yapma borcu varken mesai saatleri içerisinde ek işi ile veya açtığı işyeri ile ilgilenmesi, buna zaman ayırarak iş yapma borcunu tam olarak yerine getirememesi…
Veya yapmakta olduğu ek işi her ne kadar mesai saatleri dışında yürütüyor olsa bile söz konusu ek işe harcanan enerji nedeniyle mevcut işindeki performansının düşmesi ve uyarılara rağmen bu durumu devam ettirmesi…
Bu ve benzeri durumlarda işveren bu hususları delillendirerek iş sözleşmesini haklı nedenle feshedebilir.
Bu konuda birçok Yargıtay kararı da mevcuttur. Daha detaylı bir araştırma yapmak için Yargıtay Başkanlığının internet sitesine girerek ilgili kararlara göz atmakta fayda vardır. Yargıtay Kararlarına ulaşmak için buraya tıkayabilirsiniz. Ayrıca yazımızın sonuna da konuya ilişkin bir Yargıtay Kararı eklenmiştir.
Özetle;
İş Sözleşmesinde aykırı bir hüküm yoksa ve yine yukarıda bahsi geçen ve benzeri hususlara ilişkin olumsuz bir durum ortaya çıkmayacaksa işçi ek iş yapabilir, gelir getirici faaliyetlerde bulunabilir veya işyeri açabilir.
Sigortalı işçinin işyeri açması durumunda Bağ-Kur’lu olup olamayacağı, SSK sının devam edip etmeyeceği hususu;
Bu husus ayrı bir yazı konusu olmakla birlikte kısaca ifade etmek gerekirse; kişi bir işte işçi olarak çalışıyorken ayrıyeten başka bir işyeri açması durumunda işçinin SSK’lılık durumu devam edecektir. İşçinin SSK’lılık durumunda bir kesinti olmadığı sürece Bağ-Kur’a geçmek zorunda değildir. Bu sebeple de Bağ-Kur primi ödemeyecektir. Fakat kişinin SSK’lılık durumunda bir günlük dahi bir kesinti olması durumunda kişi Bağ-Kur kapsamında sayılacaktır. İş göremezlik raporlarına ilişkin eksik bildirilen primlerden dolayı kişinin SSK’lılık durumu kesintiye uğramayacaktır fakat işçi ücretsiz izin alması durumunda SSK’lılık durumu kesintiye uğrayacak ve kişi Bağ-Kur kapsamında sayılacaktır. Veya işyerlerinde sıkça rastlanabilen bir durum olarak işe giriş-çıkış yapılması durumları da SSK’lılık durumunda kesintiye yol açacağından kişi Bağ-Kur kapsamına girecektir. Bu sebeplerden dolayı herhangi bir olumsuz duruma sebebiyet vermemek adına işyeri açan bir sigortalı işçinin bu durumu işverenine veya çalıştığı kurumun İnsan Kaynakları birimine bildirmesinde fayda vardır.
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi
2018/146 E.
2018/2939 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : İŞE İADE
İLK DERECE
MAHKEMESİ : İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi… tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkili davacının davalı şirket nezdinde ürün danışmanı olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin ek iş olarak hafta sonları ve izin günlerinde fotoğrafçılık yaptığı gerekçesiyle haksız ve geçersiz olarak feshedildiğini belirterek davacının işe iadesine, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücret ve diğer haklarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, cevap dilekçesinde davacının profesyonel olarak fotoğrafçılık işi ile de ilgilendiğini, davacının işini yaparken davalı şirketin imkanlarını kullandığını ve kendi işinin reklamlarını yaptığını, bu durumun sadakat borcuna aykırılık teşkil ettiğini, ayrıca davacının iş sözleşmesindeki konuya ilişkin özel düzenlemeyi ihlal ettiğini ifade ederek feshin haklı nedene dayandığı gerekçesiyle davanın reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, taraflar arasında düzenlenen hizmet sözleşmesinin 10.maddesine aykırı olarak davacının kar amaçlı olarak başka bir iş ile iştigal ettiği, davacının sözleşmeye aykırı olan bu davranışının iş akdinin feshi için geçerli neden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, davacının savunmasının alınmadığı, sözleşmenin feshine neden olarak gösterilen durumun 4857 sayılı Kanunun 25/II. fıkrasında belirtilen sebeplerden olmadığı, davacının mesai saatleri dışında ve hafta sonlarında yaptığı fotoğrafçılık işini asıl işine yansıttığına ve bu nedenle davalı tarafın zarar gördüğüne dair delil bulunmadığı, davalı şirkette bu şekilde çalışan kişilerin varlığı ve işten çıkarılmadığı yahut bu durumun eksik araştırma sebebiyle dosya kapsamından anlaşılamadığı dikkate alındığında davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, kanuni dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18 ve devamı maddeleridir.
Somut olayda, davacı davalı şirket nezdinde 05/03/2013-09/05/2016 tarihleri arasında ürün danışmanı olarak çalışmış olup, taraflar arasındaki 25/02/2013 tarihli Hizmet Sözleşmesi’nin 10. maddesinin (d) bendinde, “Çalışan, iş sözleşmesi devam ettiği sürece, özel de olsa başka bir işte çalışmamayı taahhüt eder.”, (s) bendinde ise “Çalışan, ASSOS’ta çalıştığı süre içerisinde, başka bir işverene ait işyerinde veya kendi nam ve hesabına ücretli veya ücretsiz olarak çalışamaz.” hükmü yer almaktadır. Davacının hobi olarak başladığı fotoğrafçılık işini zamanla ilgili iş sözleşmesine aykırılık teşkil şekilde ticari kazanç getirecek biçimde yaptığı, dosya kapsamında yer alan davacı tarafından işyeri yetkililerine gönderilmiş 02/05/2016 tarihli mail çıktısı ile sabittir. Ayrıca iş sebebiyle ziyarete gittiği davalı şirketin müşterisinin masasında davacının broşürünün tanıtım amaçlı olarak yer aldığı da yine dosya kapsamındaki telefon (whatsapp) çıktılarından anlaşılmaktadır. Hal böyle olmakla birlikte, davalı şirketin faaliyet konusu ile davacının iştigal ettiği işin konularının aynı olmadığı, davalı tarafından davacının yaptığı diğer iş sebebiyle performansının etkilendiği ya da davalının zarar gördüğü iddiasında bulunulmadığı anlaşıldığından, ilgili davranışın haklı neden teşkil edecek nitelikte ve ağırlıkta bulunmamakla birlikte, taraflar arasındaki iş sözleşmesine aykırılık sebebiyle fesih için geçerli bir neden olduğu ve bu sebeple feshin geçerli nedene dayandığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı gerekçe yönünden karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:
Yukarıda belirtilen sebeplerle;
1-Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararlarının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 35,90 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 29,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 6,70 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 257,50 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 2.180,00 TL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, karardan bir örneğin kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avanslarından varsa kullanılmayan bakiyelerinin ilgili tarafa iadesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay Karar Arşivimize Ulaşmak İçin Tıklayın…