Tüm detaylarıyla belediyelerde 86 ncı madde kapsamında açıktan vekil atama işlemi
Soru: Belediyelerde 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 86 ncı maddesine istinaden açıktan vekil çalıştırılabilir mi? Bu alım türü ile ilgili bilgi verilmesini rica ederim.
Aslında bu soru ile ilgili kısa ve net bir cevap verilebilir. Fakat bu şekilde görevlendirmelerin nasıl yapılacağı ve tüm süreçleriyle ilgili fazlaca bir kaynağın bulunmaması nedeniyle konuyu kapsamlı bir şekilde ele almaya karar verdik.
Belediyelerde ilgili mevzuatları gereği çeşitli statülerde personel istihdamı yapılabilmektedir.
Biz bu yazımızda belediyeler tarafından çokta bilinmeyen veya tercih edilmeyen bir istihdam türü olan Açıktan Vekil müessesini, ilgili mevzuat hükümleri doğrultusunda değerlendireceğiz.
İLGİLİ MEVZUAT
657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 86 ve 175 inci maddelerinde vekalet görevi ile vekalet aylığının usul ve esasları düzenlenmiştir.
Bu kapsamda vekâlet çeşitleri içerisinde AÇIKTAN VEKİL istihdamına da yer verilmiştir.
657 sayılı Kanunun Vekalet görevi ve aylık verilmesinin şartları başlıklı 86 ncı maddesinde;
“… Ancak, ilkokul öğretmenliği (Yaz tatili hariç), tabiplik, diş tabipliği, köy ve beldelerdeki ebelik ve hemşirelik, eczacılık, mühendis ve mimarlık, veterinerlik, vaizlik, Kur’an kursu öğreticiliği, imam-hatiplik ve müezzin-kayyımlığa ait boş kadrolara, Maliye Bakanlığının izni (mahalli idarelerde izin şartı aranmaz) ile açıktan vekil atanabilir.” denilmektedir.
Madde metninden anlaşılacağı üzere belediyeler bu istihdam şeklinde herhangi bir kurumdan izin almamaktadır.
ALIM ŞARTLARI NELERDİR?
Kendi mevzuatı içerisinde alım için gerekli şartlarla ilgili her ne kadar bir düzenleme yer verilmese de;
– 5393 sayılı Belediye Kanununun Norm kadro ve personel istihdamı başlıklı 49 uncu maddesinde;
“… Belediyenin yıllık toplam personel giderleri, gerçekleşen en son yıl bütçe gelirlerinin 213 sayılı Vergi Usul Kanununa göre belirlenecek yeniden değerleme katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarın yüzde otuzunu aşamaz. Nüfusu 10.000’in altında olan belediyelerde bu oran yüzde kırk olarak uygulanır. Yıl içerisinde aylık ve ücretlerde beklenmedik bir artışın meydana gelmesi sonucunda personel giderlerinin söz konusu oranları aşması durumunda, cari yıl ve izleyen yıllarda personel giderleri bu oranların altına ininceye kadar yeni personel alımı yapılamaz. Yeni personel alımı nedeniyle bu oranın aşılması sebebiyle oluşacak kamu zararı, zararın oluştuğu tarihten itibaren hesaplanacak kanuni faiziyle birlikte belediye başkanından tahsil edilir. Personelin her türlü alacakları zamanında ve öncelikle ödenir.” hükmü gereği personel gider oranı hesaplanmalıdır.
– 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun Genel ve özel şartlar başlıklı 48 inci maddesinde Devlet memurluğuna alınacaklarda aranacak genel ve özel şartlar düzenlenmiş olup bu şartlar daimi alımları kapsıyor gibi anlaşılsa da; bir kamu görevinin asil olarak yerine getirilmesine izin verilmeyen hallerde o görevin vekâleten yapılmasına cevaz verildiği düşünülemez. (Sayıştay)
Dolayısıyla söz konusu personelin açıktan atanması halinde de 48 inci maddede belirtilen özel ve genel şartları sağlaması gerekmektedir. Bu nedenle 48 inci maddedeki şartların aranması gerekecektir.
Ancak;
İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü’nün 07/04/2005 tarih ve 2005/36 sayılı Genelgesinde belirtildiği üzere;
“….657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 86 ncı maddesinde yazılı unvanlara yapılacak açıktan vekil atamalarında Bakanlığımız izni alınmadan meclis kararı yeterli olup, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 175 inci maddesinde yazılı hükümler çerçevesinde ödeme yapılacaktır.” hükmü gereği Belediye Meclisinden bu alım türü için izin alınmalıdır.
SOSYAL HAKLAR
657 sayılı Kanun’un 175 inci maddesinde; açıktan vekil olarak atananların bu Kanunla memurlara tanınan sosyal haklardan da yararlanacağı hükme bağlanmıştır.
Bu hakların neler olduğu noktasında duraksamalar olabilmektedir. Bu konu hakkında farklı düşünceler olsa da Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu 2017 tarihli kararında;
“… Sözü edilen düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde; Yasanın 86. maddesinde düzenlenen kamu görevlisinin mazeretine dayalı olarak boşalan kadroya yapılan vekil ataması ile münhal kadrolara açıktan vekil atanması hallerinde, atanan kişilerin sosyal hakları bakımından herhangi bir ayrıma tabi tutulma olanağı bulunmadığı, nitekim 657 sayılı Yasanın 175. maddesinde de bu yönde bir sınırlamanın yer almadığı görülmektedir. Buna göre; 657 sayılı Yasanın 86. maddesi uyarınca açıktan vekil atanan davacının, 657 sayılı Yasayla tanınan sosyal haklar kapsamda doğum izninden yararlandırılması gerektiğinden, yasayla tanınan izin hakkının kullanması nedeniyle ilişiğinin kesilmesine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.” Şeklinde karar verilmiştir.
Bu bağlamda ilgililerin 657 sayılı Kanunun Sosyal Haklar ve Yardımlar başlıklı bölümünde bulunan sosyal hak ve yardımlardan yararlandırılmaları gerekmektedir.
SİGORTALIK DURUMU
Gerek 5434 sayılı Kanun gerekse 5510 sayılı Kanun hükümleri kapsamında bu çalışanların 4/C (Memur gibi) ile ilişkilendirilecekleri açıktır.
MAAŞ KAZANÇ KALEMLERİ
Açıktan vekil olarak atananlara vekâlet edilen görevin kadro derecesinin birinci kademesinin 2/3’ü verilecektir. Yani vekâlet edilen görevin kadro derecesinin birinci kademesinin gösterge puanı ile ek gösterge puanının aylık katsayı ile çapımı sonucu bulunacak rakamın 2/3’ü ve memuriyet taban aylığının 2/3’ü vekâlet aylığı olarak hesaplanacaktır.
Ayrıca söz konusu göreve ait zam ve tazminatlar, 657 sayılı Kanunun 175 inci maddesindeki oranlar dikkate alınmaksızın vekâlet aylığıyla birlikte ödenecek olup bu tutarlara sosyal haklar kapsamanda verilen aile yardımı, çocuk parası, kumanya yardımı gibi ödemelerde eklenecektir.
Kanun maddeleri içerisinde mali hükümlere ilişkin sınırlı bir alan çizilmekle birlikte bu kanunun yürürlük tarihinden sonra çıkan farklı kanunlarla memurlara ilave haklar verildiği ortadadır.
Bu kanunlar içerisinde açıktan vekillerle ilgili özel hükümler yer alabildiği gibi ilgili kazançtan yararlanacak kadrolar sayma yolu ile belirtilip maddelerine atıf yapılmak suretiyle de düzenleme yapılabilmektedir.
Örneğin;
– Kamu Görevlilerinin Mali Haklarının Düzenlenmesi Amacıyla Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin (Karar Sayısı: KHK/666) 1 inci maddesi ile 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye Ek Madde 9 eklenmiş bu kapsamda da Ek Ödeme adı altında daha önce bulunan kazanç son halini almıştır. Bu madde de;
“… Ücret ve tazminatları ek 10 uncu maddeye göre ödenenlere, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kanuna ekli (III) sayılı Cetvelde sayılan düzenleyici ve denetleyici kurumlarda görev yapan personele ve bir kadroya açıktan vekil olarak atananlara bu madde uyarınca ek ödeme yapılmaz.” şeklinde düzenleme yapıldığından hâlihazırda açıktan vekil olarak atananlar bu ödemeden faydalanamamaktadır.
– Yine 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 40 ncı maddesinde düzenlenen ilave ödeme adı altında yeni bir kazanç kalemi daha memur bordrolarına eklenmiş olup bu maddede de ilave ödemeden faydalanacaklar yine sayma yoluyla belirtilmiştir. Mezkur maddede ilave ödemenin açıktan vekil olarak çalışanlara verileceğine dair bir hüküm bulunmadığından halihazırda açıktan vekil olarak atanmış olanlar bu ödemeden faydalanamamaktadır.
– Kıdem aylıklarının düzenlendiği 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 1 inci maddesinde;
“…657 sayılı Kanun ve diğer personel kanunlarına ve kanun hükmünde kararnamelere göre her ne ad altında olursa ödenmekte olan zam, tazminat, ödenek, ücret ve benzeri ödemelerin hesabında dikkate alınmaz.“ Hükmü yer almaktadır. Bu nedenle konumuz özelinde değerlendirdiğimiz açıktan vekiller için kıdem aylığı vekalet aylığının hesabında dikkate alınmayacaktır.
Açıktan vekil olarak atananlar toplu sözleşme ikramiyesi alabilir mi?
Aslında bu soruya doğru bir cevap verebilmek için bu çalışanların 4688 Sayılı Sendikalar Kanunu kapsamanda sendika üyesi olup olamayacağının belirlenmesi gerekecektir.
4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun Tanımlar başlıklı 3 üncü maddesinde;
“Kamu görevlisi: Bu Kanun kapsamında yer alan kurum ve kuruluşların kadro veya pozisyonlarında istihdam edilenlerden işçi statüsü dışında çalışan kamu görevlilerini,
……
ifade eder.” Şeklinde tanımlanmıştır.
Madde metninden anlaşılacağı üzere kamu görevlisinin tanımı yapılırken daimi, geçici gibi ifadeler yer almadığı buna bağlı olarak da bu kanun kapsamında yer alan kurum ve kuruluşların kadro veya pozisyonlarında istihdam edilenlerin bir bütün olarak değerlendirildiği ortadadır.
Buradan varılacak sonuç ise açıktan vekil olarak atananların sendika üyesi olabileceği ve buna bağlı olarak da toplu sözleşme ikramiyesinden yararlanabileceği yönündedir.
Açıktan vekil atananlar sosyal denge tazminatı alabilir mi?
6289 sayılı Kanununun 33 üncü maddesi ile 7/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye Ek Madde 15 eklenmiş olup madde metninde;
“Belediyeler ve bağlı kuruluşları ile il özel idarelerinin kadro ve pozisyonlarında istihdam edilen kamu görevlilerine sosyal denge tazminatı ödenebilir.
…” Hükmü yer almaktadır. Bununla birlikte 4688 sayılı Kanunun Mahalli idarelerde sözleşme imzalanması başlıklı 32 nci maddesi ile Yerel Yönetim Hizmet Koluna İlişkin Toplu Sözleşmede bulunan düzenlemeler doğrultusunda Sosyal Denge Sözleşmeleri yapılabilmektedir.
Açıktan vekil olarak atananların 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu kapsamında sendika üyesi olabilecekleri,
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 86 ncı maddesine göre çalıştıkları kadro karşılık gösterilmek suretiyle çalıştırıldıkları,
657 sayılı Kanun kapsamında yer alan kurum ve kuruluşların kadro veya pozisyonlarında işçi statüsü dışında istihdam edildikleri ve kamu görevlisi sayıldıkları,
Dikkate alındığında;
Açıktan vekil olarak atanmış olanların Sosyal Denge Tazminatı alabileceğini söyleyebiliriz.
Yine de bu hususlarda tereddüt yaşanması durumunda ilgili kurumlardan görüş talep edilebilir.
MAAŞ ÖDEME TARİHİ
Devlet Memurlarına Ödenecek Zam ve Tazminatlara İlişkin 14 üncü maddesinde;
“Bu zam ve tazminatlar; vekalet ve ikinci görev halleri, teknik personele büyük proje ve açık mahallerde çalışmanın karşılığı yapılan ödemeler ile kıst olarak yapılması gereken ödemeler hariç, aybaşında aylıkla birlikte peşin ödenir.”
2006/10344 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Devlet Memurlarına Ödenecek Zam ve Tazminatlara İlişkin Kararın uygulanması sırasında ortaya çıkması muhtemel tereddütlerin giderilmesi ve uygulama birliğinin sağlanması amacıyla 160 seri no.lu Devlet Memurları Kanunu Genel Tebliği yayımlanmış olup bu tebliğin E- Uygulamaya İlişkin Ortak Açıklamalar başlıklı maddesinde;
“…
11- Kararın 14 üncü maddesi ile getirilen hükme göre zam ve tazminatlar; vekalet ve ikinci görev halleri, teknik personele büyük proje ve açık çalışma mahallerinde çalışmanın karşılığı yapılan ödemeler ile kıst olarak yapılması gereken ödemeler hariç, aybaşında aylıkla birlikte peşin ödenecek, zam ve tazminatların hak edilmesinde ve ödenmesinde, Karar ve eki cetvellerde hüküm bulunmayan hallerde aylığa ilişkin hükümler uygulanacaktır.”
Bu hükümlerden anlaşılacağı üzere açıktan vekil olarak atanmış olanlar 657 Devlet Memurları Kanunu’nun 174 üncü maddesi ve Bakanlar Kurulu Kararı doğrultusunda maaşlarını vekalet görevini fiilen yaptıktan sonra takip eden ayın başından itibaren alacaklardır.
MAAŞ ÖDEMESİNDE DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR NELERDİR?
Vekâlet aylıklarının ödenebilmesi için görevin fiilen yapılması şarttır. Dolayısıyla fiilen görev yapılmayan yıllık izin, hastalık ve benzeri durumlarda görevinin başında bulunmadıkları günler için ödeme yapılmayacaktır. Yani ayın gün sayısı ve çalışmış olduğu günler dikkate alınarak kıst bir ödeme yapılacaktır.
Kıst maaş ödemesine dahil kazançlar gösterge aylığı, ek gösterge aylığı, taban aylık, zam ve tazminatlardır.
Kıst ödeme esnasında sosyal yardımlar (Aile yardımı, çocuk parası, toplu sözleşme primi, sosyal denge vb.) tam ödenmelidir. Kumanya yardımı ise fiili çalışmaya bağlı bir sosyal yardım ödemesidir.
Aslında uygulamada karşımıza farklı hususların gelmesi muhtemeldir. Örneğin 657 sayılı Kanunun 152 nci maddesinin III- Ortak Hükümler başlıklı bölümünde;
“Bu zam ve tazminatlara hak kazanmada ve bunların ödenmesinde aylıklara ilişkin hükümler uygulanır. Ancak;
a) Sağlık Kurulu raporu üzerine verilen hastalık izinleri,
b) Kanser, verem ve akıl hastalıkları gibi uzun süreli bir tedaviye ihtiyaç gösteren hastalığa yakalananların kullandığı hastalık izinleri,
c) Hastalıkları sebebiyle resmi yataklı tedavi kurumlarında yatarak tedavi gördükleri tedavi süreleri,
hariç olmak üzere bir takvim yılı içinde kullanılan hastalık izin süreleri toplamının 7 günü aşması halinde, aşan sürelere isabet eden zam ve tazminatlar %25 eksik ödenir.” Hükmü yer almaktadır.
Bu husus memurları kapsamakla olup açıktan vekillerin rapor, yıllık izin, mazeret izni vb. nedenlerle işinin başında olamadığı sürelerde yukarıda belirtildiği üzere çalışma gün sayısı dikkate alınarak ödeme yapılmalıdır.
Sayıştay Temyiz Kurulu’nun “Vekalet ücreti” ile ilgili olan 07.07.1991 tarihli ve 22822 no.lu kararında;
“Bu ücretin ödenmesi, vekalet işinin fiilen yapılması şartına bağlanmış (çalışılan gün başına ödeme) ve 657 sayılı DMK’nun 174. maddesi ve mezkur Tebliğe atıfta bulunularak aksi durumun kamu zararı doğurduğu sonucuna varmıştır.” denilmektedir.
Aslında yazımızın içerisinde değindiğimiz üzere uygulamanın yürütülmesi esnasında karşımıza farklı soru işaretleri gelebilmektedir.
Örneğin çalışanın 1 ayı aşan bir hastalık izni alması durumunda bu çalışanın prime esas veya emekli keseneklerini oluşturan kazançların ödenemeyeceği göz önüne alındığında bu kişi için SGK boyutunda nasıl bir işlem yapılacaktır?
YASAL VE ÖZEL KESİNTİLER
Bu çalışanlar durumuna göre 5434 veya 5510 sayılı Kanun hükümleri tabi tutulacak ve haklarında buna göre SGK kesintileri yapılacaktır. Ayrıca 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu kapsamında gelir ve damga vergisine de tabi tutulacaklardır.
Zorunlu Bireysel Emeklilik Kesintisi
Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu’nun çalışanların otomatik olarak bir emeklilik planına dahil edilmesi başlıklı Ek Madde 2 hükmünde;
“Türk vatandaşı veya 29/5/2009 tarihli ve 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun 28 inci maddesi kapsamında olup kırk beş yaşını doldurmamış olanlardan; 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentlerine göre çalışmaya başlayanlar ile 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20 nci maddesi kapsamında kurulmuş olan sandıkların iştirakçisi olarak çalışmaya başlayanlar, işverenin bu Kanun hükümlerine göre düzenlediği bir emeklilik sözleşmesiyle emeklilik planına dahil edilir.” Denilmektedir.
5510 sayılı Kanunun Sigortalı sayılanlar başlıklı 4 üncü maddesinde;
c) Kamu idarelerinde;
2) (a) ve (b) bentlerine tâbi olmayanlardan, sözleşmeli olarak çalışıp ilgili kanunlarında (a) bendi kapsamına girenler gibi sigortalı olması öngörülmemiş olanlar ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 86 ncı maddesi uyarınca açıktan vekil atananlar, sigortalı sayılırlar…” hükmüne istinaden açıktan vekillerde kanun kapsamında değerlendirilmekte bu bağlamda bu çalışanlarında zorunlu bireysel emeklilik kesintisine tabi tutulması gerekmektedir.
Sendika Aidat Kesintisi
Yukarıda açıklandığı üzere bu çalışanların 4688 sayılı Sendikalar Kanunu kapsamında sendika üyesi olması durumunda kendilerinden sendika aidatı kesintisi yapılabilecektir.
SGK-HİTAP VE KESENEK İŞLEMLERİ
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamındaki sigortalıların tüm hizmet bilgileri Hizmet Takip Programı (HİTAP) üzerinden takip edilmektedir.
Kanun kapsamında sigortalı sayılan açıktan vekillerin uygun kodlar ve sebep nevileri ile birlikte sigortalı tescil işlemi yapılarak hitap özlük alanında bulunan tüm veriler sisteme girilmelidir.
Açıktan vekil olarak atananların boş bir kadro karşılık gösterilmek sureti ile çalıştıkları göz önüne alındığında normal memurlardan farklı uygulamalara tabi tutulabileceği göz önüne alındığında;
Bu kapsamda alım yapacak belediyelerin mutlak surette SGK ile tereddüt edilen konular (Hitap kayıtları statüsüne göre 5510’mi – 5434’mü, ödemeye esas kazanılmış hak aylığı, emekli kesenek bilgileri, 1 yılı aşan çalışmalarda terfi işlemine tabi tutulup tutulmayacağı, 5434 sayılı Kanuna tabi olanların diğer sosyal güvenlik hizmetleri ile ilgili nasıl işlem tesis edileceği, bir ayı aşan rapor alınması durumunda maaş alamayacağı bu durumda SGK kesenek sisteminde nasıl işlem yapılacağı vb. durumlar) ile ilgili bilgi alınmalıdır.
KESENEK İŞLEMLERİ
Bu çalışanların maaşlarını çalıştıktan sonra diğer ayın başında aldıkları dikkate alınarak;
Kesenek işlemleri ilgilinin durumuna göre 5510 veya 5434 sayılı Kanun kapsamında yürütülecektir.
Bu gibi durumlarda;
5510 sayılı Kanunun Yürürlüğe Girdiği Tarihten Sonra 4 üncü Maddenin Birinci Fıkrasının (c) Bendi Kapsamında İlk Defa Sigortalı Olanlar Yönünden;
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 86 ncı maddesine göre açıktan vekil olarak atanan (vekil mühendis vb.) sigortalılar için durum kodu bölümüne “V” kodu yazılacaktır.
Örnek-1: (A) Belediyesinde boş kadroya 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 86 ncı maddesine göre açıktan mühendis olarak atanan bir sigortalı için Aylık Prim ve Hizmet Belgesinin durum kodu bölümüne “V” kodu yazılacaktır.
Örnek-2: Ücretlerin çalıştıktan sonra ayın 15’inde ödendiği bir işyerinde 17/11/2023 tarihinde işe başlayan bir sigortalı için, 17/11/2023 – 14/12/2023 dönemine ilişkin olarak 28 günlük ücret ödendiğinden söz konusu sigortalının prim ödeme gün sayısının 28 gün olarak yazılması gerekmektedir.
5510 sayılı Kanunun Geçici 4 üncü Maddesi Gereğince Emekli Kesenek ve Kurum Karşılıkları 5434 sayılı Kanunun Mülga Hükümlerine Göre Tespit Olunanlar Yönünden;
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 86 ncı maddesine göre açıktan vekil olarak atanan (vekil mühendis vb.) iştirakçi için “V” kodu yazılacaktır,
Örnek 1- (A) Belediyesinde boş kadroya 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 86 ncı maddesine göre açıktan vekil mühendis olarak atanan bir sigortalı için Aylık Prim ve Hizmet Belgesinin durum kodu bölümüne “V” kodu yazılacaktır.
Örnek-2: Ücretlerin çalıştıktan sonra ayın 15’inde ödendiği bir işyerinde 17/11/2023 tarihinde işe başlayan bir sigortalı için, 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanununun 14 üncü maddesinde belirtilen;
“… Aybaşlarından sonra vazifeye girenlerin o aya ait eksik aylık veya ücretlerinden kesenek alınmaz. Aybaşlarından sonra vazifeden ayrılanların eksik aylık veya ücretlerinden tam kesenek alınır.” Hükmüne istinaden kesenek alınmayacaktır.
YILLIK İZİN
Yıllık izin hususunda 86 ncı maddede;
“… Açıktan vekil olarak atananlara, bir yılda yirmi günü geçmemek üzere çalıştıkları her ay için iki gün yıllık izin verilir. Bu iznin kullanımında, bir sonraki yıla devredilme hali dışında Devlet memurları için öngörülen hükümler uygulanır.” Hükmü yer almaktadır.
Burada 4 soru karşılaşıyoruz;
1- İznin hak edilmesi için 1 yıl çalışma şartı var mıdır?
2- Madde metninde geçen “her ay “ ifadesinden ne anlaşılması gerekmektedir?
3- İzin hakediş süresinin bir yıl sonraya sarkması durumunda nasıl bir yol izlenmelidir?
4- Her ay 2 gün hak edilen izin sürelerinin birleştirilerek veya münferit yılın her hangi bir gününde toplu kullanılabilmesi mümkün müdür?
Değerlendirmemiz;
1- İznin hak edilmesi için 1 yıl çalışma şartı var mıdır?
Madde metnini incelediğimizde kanun koyucunun iznin hak edilmesi noktasında sadece 1 aylık çalışma süresi şartına bağladığı, dolayısıyla 1 yıl çalışma şartına yer vermediği açıktır.
2- Madde metninde geçen “her ay “ ifadesinden ne anlaşılması gerekmektedir?
Madde metninde geçen her ay tabirinden ise herhangi bir ayın herhangi bir gününde göreve başlayan çalışanın takip eden ayın aynı tarihinde 2 günlük izni hak edeceği değerlendirilmektedir.
Örnek;
15.01.2023 tarihinde göreve başlayan çalışanın takip eden 15.02.2023 tarihi itibari ile 2 günlük izni hak edecektir. Fakat yıl içerisinde izin toplamı 20 günü geçmeyecektir.
3- İzin hakediş süresinin bir yıl sonraya sarkması durumunda nasıl bir yol izlenmelidir?
Mezkur madde metninde “Bu iznin kullanımında, bir sonraki yıla devredilme hali dışında Devlet memurları için öngörülen hükümler uygulanır” denilmekte, çalışanın kullanmadığı izin süresi bir sonraki yıla devredilmediği gibi bu iznin hak edilmesine esas bir aylık süreninde bir sonraki yılın izin hak edişine etkisi olmaması gerektiğini değerlendiriyoruz.
Örnek;
İlk defa 01.11.2023 tarihinde açıktan vekil olarak atanan Mehmet Bey 01.12.2023 tarihinde 2 gün izin hak etmiştir.
01.12 – 31.12 tarihindeki iznini 2 gününü hak ettiği, 2 gün izin süresi 01.01.2024 tarihi bir sonraki yılı dönmesi nedeniyle bu izni hak edemeyecek 01.01.2024 31.01.2024 dönemi için 01.02.2024 tarihinde 2024 yılında ilk iznini hak edecektir.
4- Her ay 2 gün hak edilen izin sürelerinin birleştirilerek veya münferit yılın her hangi bir gününde toplu kullanılabilmesi mümkün müdür?
4- Bu hususta mevzuatımızda bir düzenleme yer almamaktadır. Dolayısıyla bu iznin kullanılmasında 2 gün veya 4 gün şeklinde kullanılabileceğini değerlendiriyoruz.
Unutmayalım ki bu çalışanlara izin sürelerinde ücret ödenmemektedir.
Bu yazımızda çalışanlar adına çokta tercih edilmeyeceği anlaşılan uygulamada bir çok soru içeriğini bünyesinde bulunduran, bu minvalde İK çalışanlarını ise üzeceğe benzeyen bir istihdam şekli olan Açıktan Vekil Müessesesi ile ilgili kapsamlı bir değerlendirme yapmaya çalıştık.
Takdir okuyucunundur…
Mehmet YURDCU
Tavşanlı Belediyesi / Kütahya
Yazarın Tüm Yazıları İçin Tıklayın…
www.iscimemur.net Whatsapp kanalımız yayında. Kanalımızı Whatsapp üzerinden takip ederek paylaşımlarımıza anında ulaşabilirsiniz.
Kanal yöneticileri de dahil hiçbir takipçi numaranızı veya kimliğinizi görüntüleyemez.
Whatsapp Kanalımıza katılmak için tıklayın…
Telegram kanalımıza katılmak için tıklayın >> t.me/iscimemurnet
iscimemur.net’i twitter da takip etmek ister misiniz? Tıklayın