Aidiyet Tek Taraflı Bir Olgu Değildir

Aidiyet Tek Taraflı Bir Olgu Değildir
Yayınlama: 22.09.2025
Düzenleme: 22.09.2025 15:13
A+
A-

Aidiyet Tek Taraflı Bir Olgu Değildir

AİDİYET

İş hayatında sık sık duyduğumuz bir kavram var: aidiyet. Yöneticiler ve kurumlar, çalışanlarından sadece görevlerini yapmalarını değil, aynı zamanda o kuruma bağlı hissetmelerini de istiyorlar. Hatta bunu bir “aile” kavramıyla bağdaştırıyorlar: “Biz bir aileyiz.” diyorlar.

Ama şu soruyu sormak gerekiyor: Çalışandan aidiyet beklemek tamam da, bu duyguyu oluşturmak için gerçekten ne yapılıyor?

Fazla Mesai Normal, Ama Avans Talebi Zor

Birçok çalışan için fazla mesai artık sıradan bir durum. Planlı ya da plansız. İş bitene kadar çalışmak olağan sayılıyor. Ancak ne zaman ki bir çalışan avans talebinde bulunuyor, işler değişiyor. Uzayan süreçler, zorlu prosedürler, soru işaretleri…

Bu çelişki, aidiyet duygusunu değil, güvensizliği besliyor.

Beklentiler Yüksek, Karşılık Belirsiz

Zam verilmediği hâlde sürekli artan hedefler isteniyor. Terfi sunulmadığı hâlde yeni sorumluluklar yükleniyor. Ve çoğu zaman, bu yeni görevler için bir teşekkür bile edilmiyor.

Performansınız göz ardı edilirken, başkalarının parlatılması için sizden onları alkışlamanızı bekliyor. Bir şey söylediğinizde “uyumsuz”, sustuğunuzda “etkisiz” ilan ediliyorsunuz.

Şeffaflık mı? Kapalı Kapılar Ardında Başka Bir Dünya Var

Kurumsal iletişimde “şeffaflık” en çok tekrarlanan kelimelerden biri. Ancak gerçek hayatta, birçok karar kapalı kapılar ardında alınıyor. Kim neye göre terfi etti? Kim neden görev değişikliği aldı? Bu soruların cevabı çoğu zaman belirsiz kalıyor. Bu da çalışanlarda hem güven kaybına, hem de iç motivasyonun düşmesine neden oluyor.

Hatalarınız Büyütülür, Başarılarınız Görmezden Gelinir

Yaptığınız onca iş, gösterdiğiniz onca çaba bazen birkaç küçük hata yüzünden gölgeleniyor. Üstelik bu hatalar da abartılarak dile getiriliyor. Ama ne zaman bir başarı elde etseniz, bu başarı bir başkasına mal edilebiliyor. Zamanla şu düşünce gelişiyor: “Ne yaparsam yapayım, değeri yok.”

Psikolojik Etkiler Göz Ardı Ediliyor

Bu ortamda uzun süre çalışan pek çok kişi bir noktada tükenmişlik belirtileri yaşıyor. İzin istemek sorun oluyor, hasta olmak bile hoş karşılanmıyor. Destek almak zorunda kalırsanız da “zaten zayıftı” gibi yargılarla karşılaşabiliyorsunuz.

Yukarıda açıklamaya çalıştığım kapsayıcı olmayan yönetici davranışları nedeniyle oluşan aidiyet eksikliği çalışanların mutluluğunu, refahını ve üretkenliğini büyük ölçüde etkiliyor.

Peki Ne Olmalı?

Aidiyet, sadece çalışanlardan beklenilecek bir duygu değil. Kurumların da bu duyguyu oluşturmak ve güçlendirmek için çaba göstermesi gerekiyor.

  • Adaletli terfi sistemleri
  • Şeffaf iletişim
  • Emeğe saygı
  • Psikolojik güven ortamı
  • Hakkaniyetli iş yükü dağılımı

Tüm bunlar, aidiyetin temel taşları.

Unutmayalım: Aidiyet duygusu, çalışanların refahı için olmazsa olmazdır ve insanların tüm potansiyellerini ortaya çıkarmanın en etkili yollarından biridir. “Biz bir aileyiz” demek kolaydır. Zor olan, o aile ortamını gerçekten yaşatabilmektir.

Esen kalın…

Nurettin GÜR

02.09.2025

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.