696 sayılı KHK ile belediyelerin personel şirketine devredilen işçilere, emeklilik durumunda, ihbar süresi kullandırılması gerektiğini daha önceki yazımızda dile getirmiştik. Yazımızı okumak için tıklayın…
Yazımız sonrasında bazı kurumların ihbar öneli kullandırma yönünde kararlar aldığını bilmekteyiz. Ancak Sayıştay bu hususu bazı kurumlarda bulgu konusu yapabilmektedir. Gerekçe ise Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2005/ 9-631 sayılı kararı olarak gösteriliyor.
Bahsi geçen kararda geçen;
“Somut olayda davacı, iş akdinin feshedildiği 27.8.2001 tarihinden sonra, 4.9.2001 günü, sekiz haftalık ihbar öneli içerisinde Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığından yaşlılık aylığı bağlanması için tahsis talebinde bulunmuştur. Bu durumda, davacının iş akdinin emeklilik nedeniyle sona erdirildiği anlaşıldığından, ihbar tazminatı isteme hakkına sahip değildir.”
İfadeleri nedeniyle yaşlılık aylığı hak ettiği tarihte iş sözleşmesi sona erdirilen 696 sayılı KHK kapsamındaki işçilere ihbar önelinin verilemeyeceği dile getirilmektedir.
Kurumlar ise uygulamalarını bu bulgu doğrultusunda değiştirerek ihbar öneli vermemeye başlamışlardır.
Öncelikle bilmek gerekir ki;
Emeklilik dilekçesini sadece kişi kendi isteği ile verebilir. Yani memurlar için geçerli olan yaş haddi nedeni ile emekliye sevk edilenler hariç olmak üzere çalışanlar emeklilik dilekçesi vermeye zorlanamaz.
Yargıtay’ın yukarıda bahsi geçen 2005 tarihli kararında işçinin ihbar öneli süresi içinde emeklilik dilekçesi vermesi halinde işçiye ihbar öneli verilmeyeceği söylenirken bilinmelidir ki Yargıtay’ın bu yöndeki kararları 2008 tarihinden sonra değişmiştir. Bu durum da Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2016-31668 sayılı kararında açıkça görülmektedir.
Kararda 2008 tarihinden sonra konunun bütün yönleri ile yeniden değerlendirildiği, ihbar süresi içinde emeklilik dilekçesi verilmesi halinde bu durumun işverenin feshi olarak kabul edilmesi gerektiği ve yine bu durumun işçinin emeklilik nedeni ile feshi anlamına gelmeyeceği ifade edilmektedir.
Yargıtay hala bu yönde kararlar vermekte olup hali hazırda onlarca karar mevcuttur.
“Dairemizin, derhal feshin ardından önel içinde işçinin emeklilik için dilekçe vermesi halinde feshin işçi tarafından gerçekleştirildiği görüşü, işe iadeyle ilgili iş güvencesi hükümleri de dikkate alındığında 4857 sayılı İş Kanunun sistematiğine uygun düşmemektedir. Gerçekten açıklanan çözüm tarzında işveren feshi yerine işçinin emeklilik sebebiyle feshine değer verildiğinden, işçi iş güvencesinden de mahrum kalmaktadır. Bu nedenle, işverenin derhal feshinin ardından, işçinin ihbar tazminatı ödenmediği bir anda yaşlılık aylığı için tahsiste bulunmasının işveren feshini ortadan kaldırmayacağı düşünülmektedir. Dairemizce, konunun bütün yönleriyle ve yeniden değerlendirilmesi sonucu, işverence yapılan feshin ardından ve henüz ihbar tazminatı ödenmediği bir sırada işçinin emeklilik için başvurusunun işçinin emeklilik sebebiyle feshi anlamına gelmeyeceği sonucuna varılmıştır. Dairemizin 2008 yılı ve sonrasında vermiş olduğu kararlar bu doğrultudadır (Yargıtay 9.HD.26.6.2008 gün 2007/ 24004 E, 2008/ 17671 K.).”
Kısaca izah etmek gerekirse 2008 tarihinden önce Yargıtay ihbar süresi içinde emeklilik dilekçesi veren işçinin ihbar önelini hak etmeyeceği, yaşlılık aylığını hak etmesi sonrası işçinin kendi isteğiyle ayrıldığının kabul edileceği yönünde karar verilirken,
2008 tarihinden sonra Yargıtay görüş değiştirerek işçi ihbar öneli içinde emeklilik dilekçesi verse dahi sözleşme feshinin işverence yapıldığı anlamına geleceği ve bu durumda işçinin ihbar önelini hak edeceği görüşünü benimsemiştir.
Önemli vurgulamak gerekir ki önceki yazımızda yaptığımız öneri ihbar önelinin para ile ödenmesi değil işçiye ihbar süresinin kullandırılmasıdır. İşçilerin emeklilik tarihi tüm kurumlar tarafından bilinmektedir. Emeklilik tarihi yaklaşan işçilere ihbar süresi kadar önce bildirim yapılarak iş arama izni verilirse yargıya taşınabilecek olası ihbar süresi davaları karşısında kamu ciddi bir mali yükten kurtulmuş olacaktır.
İhbar önelinin kullandırılması durumunda toplam maliyetin bir A4 kâğıdıyla 10 gün izin olduğunu belirtmiştik.
İhbar öneli verilmeyen işçinin yargıya giderek davayı kazanması halinde bu durumun kuruma maliyeti ne olur?
Belki de iki yazımızda da anlatmak istediğimiz konuyu bir maliyet hesabıyla okuyucuların takdirine sunmak daha etkili olacaktır.
Örneğin ücret eklentileriyle 300,00 TL günlük yevmiyesi olan işçinin 8 haftalık ihbar öneli olduğu kabulüyle;
8 X 7 gün = 56 gün
56 X 300,00= 16.800,00 TL
Örnekteki işçinin ihbar öneli süresi ücreti 16.800,00 TL olacaktır.
Diğer maliyetler;
⇒Faiz
⇒Yaklaşık 500,00 TL civarında mahkeme masrafı,
⇒Tahminen 5.000,00 TL civarında avukatlık vekalet ücreti olmak üzere,
⇒ İhbar süresi kullandırmayan belediyenin katlanması gereken olası maliyet yaklaşık 25.000,00 TL’dir.
Görünen köyün kılavuza ihtiyacı yoktur. Tüm kamu kurumlarının karşılaşacağı bu türden davaları ve mali yükü önlemek için ihbar önelinin zamanında verilmesi gerekir. Tıpkı Yargıtay’da olduğu gibi Sayıştay’ında bir an evvel görüş değiştirmesi ve bu durumu da tüm belediyelere bildirerek uygulamanın bu doğrultuda şekillenmesini sağlaması yerinde olacaktır.
Ayrıca;
Bilindiği üzere SGK tarafından kurumlara uygulanan idari para cezaları Sayıştay tarafından kamu zararı oalrak değerlendirilmekte ve sorumlu personele rücu edilmesi istenmektedir. Oysa ortada bir kamu zararı yoktur. Büyük resme bakıldığında söz konusu para kamunun bir cebinden çıkarak diğer cebine girmiştir. Asıl kamu zararı ise kullandırılmayan ihbar öneli nedeniyle kamunun cebinden çıkarak kişilerin cebine giren paradır.
Naçizane önerim Sayıştay’ın sorgusuna istinaden ihbar önelinin kullandırılmamasına müteakiben konuya ilişkin açılan davaların kaybedilmesi halinde ortaya çıkacak mali yükün Sayıştay’dan kamu zararı olarak istenmesi…
Elbette ironi yapıyorum, fakat Sayıştay’ın bu konuda ciddi bir adım atarak ileride doğabilecek bir çok problemden belediyeleri kurtarmalıdır.
Kurumlarda insan kaynakları birimlerinin 696 sayılı KHK ile belediye şirketine devredilen işçilere ihbar öneli kullandırılması gerektiği konusunda hala tereddütleri devam ediyorsa kendi hukuk birimlerinden yazılı bir görüş almaları yerinde olur. Zira ileride doğabilecek olumsuz durumlarda en azıdan kendi lehlerine kullanabilecekleri bir dayanakları olacaktır.
Mevlana’nın “Nasibinde varsa alırsın karıncadan bile ders. Nasibinde yoksa bütün cihan önüne serilse sana ters!” sözü ile esenlikler dilerim.
Selim SALTAN
(Netten Brüte/Brütten Nete) İhbar Tazminatı Hesaplama Robotumuz İçin Tıklayın
Kıdem Tazminatı Hesaplama Robotumuz İçin Tıklayın
(Netten Brüte-Brütten Nete) İşe Başlatmama Tazminatı Tutarı Hesaplama Robotumuz İçin Tıklayın